Çocuklar ilk hareketi, ilk duyguyu anne babalarda görür; ilk tepkilerini anne babalarına gösterirler. Gülmeyi, yemek yemeyi, konuşmayı, kime nasıl davranacaklarını da anne babalardan öğrenirler. Bu durum anne babanın çocuğun gözündeki değerini arttırdığı gibi onların en önemli rol-modeli durumuna da getirir. Sözlük tanımı; duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon olan iletişimi de çocuklar ailede öğrenmeye başlarlar. Anne babaların kullandıkları ses tonu, dil, seçilen sözcükler ön plana çıkar. Çocuklar da gözlemledikleri bu özellikleri kendi hayatlarında kullanmaya başlarlar.
İçten bir sarılma, omza dokunan bir el, başla incelikli bir onaylama eylemi birçok sözcüğün yerini tutabilir. Sözlerimizle beden dilimizin uyum içinde olması da çok önemlidir. Çocuğunuza karşı ilgili görünmeye çabalarken istem dışı yapılan bir iç geçirme ya da yüzünüzde belirecek bir bitkinlik mimiği o ana kadar yaptığınız bütün “içten” görünme çabalarını yok edebilir. Unutmayalım ki çocuklar çelişkileri yakalamada çok başarılıdırlar.
Zaman zaman söylediğimiz ya da çocuklarımızdan duyduğumuz şu sözlere bir kulak verelim:
• Yemek yapsana, karnım aç!
• Anne televizyon seyrediyorum, şimdi seni dinleyemem.
• Anne dediğimi yapmazsan pişman olursun!
• Çok dikkatsizsin baba!
• Baba, yemek masasında konuşulmaz.
• Anne iyi börek yapamıyorsun, beceriksizsin!
• Ders çalışırken dikkatimi dağıtıyorsun!
• Baba uykum var, sonra gidelim.
• Anne bu yaptığını, babam asla yapmaz
Bu gibi sözler kulağa hoş gelmediği gibi hem rahatsız edici hem de iticidir. Bu tür suçlayıcı, emredici, kıyaslayıcı, alaycı sözler çocuğunuzla yaptığınız konuşmanın ne kadarını kapsıyor? Bu sözler çocuğunuzda farklı farklı duygular yaratır.
Konuşmalarınızda emir sözlerini sıkça yer verdiğinizde çocuğunuz, düşüncelerinin kabul görmediği, ebeveynlerin düşüncelerinin daha önemli olduğu sonucuna varabilirler.
İsteklerinizi yerine getirmeleri için tehdit sözleri kullandığınızda ise çocuklar, kendilerine saygı duymadığınızı, söylediklerinizin gereğini yerine getirmezlerse cezalandırılacaklarını düşünerek içlerine kapabilirler.
Öğüt verici sözler kullanıp önerilerde bulunduğunuzda ise çocuğunuz otoritenizi hisseder. Bu da ona güvenmediğinizi, inanmadığınızı düşünmesine yol açabilir.
Yargılayıcı, alay edici sözler kullandığınızda ise yetersiz olduğu duygusuna kapılarak sizinle paylaştıklarını sınırlandırabilir. Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslayan sözler kullandığınızda ise ondan memnun olmadığınızı düşünebilirler.
Çocuğunuzu yersiz biçimde övücü sözler kullandığınızda ise her ne kadar övülmek güzel bir şey olsa da ondan çok fazla şey beklediğiniz duygusuna kapılabilirler.
Çözüm Yolları
Bazen işler planlandığı gibi gitmeyebilir. İstekleriniz, hedefleriniz ya da düşünceleriniz kendiliğinden değişmiş, yerini çoktan başka şeyler almış olabilir. Yaşamın doğal akışı içinde bazen kendinizi çıkmaz bir sokağa girmiş gibi hissedebilirsiniz. Böyle anlarda her anne baba gibi bir acil eylem planına gereksiniminiz olacaktır.
Olumsuzu Olumlamak
Aile bireyleri sık olmasa da birbirlerini zedeleyen, cesaret kıran, yaşamlarını olumsuz biçimde etkileyebilecek davranışlar sergileyebilirler. Böyle durumlarda öncelikle serinkanlı olmaya, özgüven verici bir iletişim kurmaya özen göstermelisiniz. Özellikle çocuğunuza karşı bu biçimde yaklaşmak, onun özel olduğunu hissetmesini sağlayacağı gibi özgüvenini de pekiştirecektir. Sizinle konuşmaya çalışan çocuğunuz ise dinlenmediğini hissettiği an hayal kırıklığı yaşayacak ve onu önemsemediğinizi düşünecektir.
Unutmayalım ki aile içinde sağlıklı bir iletişim ortamının olması aile bireylerinin birbirlerini dinlemesine bağlıdır. Ev içinde herkes her sesi kolaylıkla duyabilir, ancak dinlemek bir paylaşımı ve etkileşimi gerektirir. Böyle bir dinleme etkin dinlemedir. Etkin bir dinleme için çocuğumuzun sözlerinin altında yatan duyguları anlamamız, bunu kendisine yansıtmamız gerekir.
“Sen Dili” mi, “Ben Dili” mi?
“Sen Dili”nden çocuğunuzun anlayabileceği mesaj suçlama ve saldırıdır. Bu da çocuğunuzun size karşı tavır almasına neden olur. “Ben Dili” ise çocuğun ebeveynini suçlamasını ve ona direnmesini önler. Ebeveyn duygularını yansıttığı için çocuk kendisini suçlanmış olarak hissetmez. Böylece iletişim süreci sağlıklı başlar ve sağlıklı sonuçlanır. Örneğin; çocuğunuz size bağırıyor. Bu durumda “Çok terbiyesizsin. Bir daha bağırırsan çok kötü olur.” ya da “Bana bağırman hoşuma gitmedi, çok üzüldüm.” Biçiminde iki farklı tepki verebilirsiniz. İlk tepkinizde çocuğunuz çok terbiyesiz olduğunu ve bir daha bağırmaması için tehdit edildiğini düşünecektir. Bu tepkinizde vurgunuz olay üzerinde değil, çocuğunuzun üzerindedir. Çocuğunuz dikkatini kendi üzerinde toplar, savunmaya geçerek tartışma ortamı yaratabilir. İkinci tepkiniz ise çocuğunuza duygularınızı iletir, duygularınızı anlamasını sağlar. Çocuğunuzun dikkati yaşanan olay üzerinde toplanır. Bu nedenle söyleyecek ya da tartışacak bir şey bulamaz ve davranışını değiştirmeye yönelebilir.
“Ben Dili”, çocuğunuza davranışını değiştirme sorumluluğu yükler, yapıcı bir şekilde davranması için bir şans verir. Başkalarının gereksinimlerine saygı duymayı öğretir. “Bana bağırman hoşuma gitmedi, çok üzüldüm.” sözü çocuğunuza duygunuzu anlatır. Ancak çocuğunuz isterse davranışlarını değiştirebilir, özgürlük ve sorumluluk ona aittir.
“Ben Dili” kullanmanız çocuğunuzu da “Ben Dili”ni kullanmaya yöneltir. Duygularınızı dürüstçe ilettiğiniz için çocuğunuz da sizden cesaret alarak duygularını dürüstçe açıklamaya yönelebilir.
“Ben Dili”, aile içindeki ilişkileri geliştirir ve kuvvetlendirir. Sizi her yönden model alan çocuğunuz, iletişim biçiminizi de model alır böylece “Ben Dili” aile içi yakın, sıcak ve içten bir ortamın oluşmasına destek sağlar.
Mini Kulüp Çocuk Evi Psikolojik Danışmanları