Beslenme hayatımızın her döneminde önemli olsa da 0-7 yaş arasında çok daha kıymetlidir. Bu süreç; beslenme alışkanlıklarının oluşması ve damak tadının oturmasının yanı sıra bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişmesi açısından da oldukça önemlidir. Bağışıklık sisteminin elemanlarının %70’i bağırsak astarının altında (GALT) oluşur. Bu sebeple sağlıklı bir beslenme biçimi sağlıklı bağışıklık elemanları üretimi için çok kıymetlidir. Benim çok sevdiğim bir söz vardır “silahı dolduran genetikse, tetiği çeken çevresel faktörlerdir. ”Çevresel faktörler ise; yaşadığımız yer, soluduğumuz hava, içinde bulunduğumuz sosyal çevre, duygusal durumumuz, stres, maruz kaldığımız toksinler, içtiğimiz su vb. olarak tanımlanabilir.
Sağlıklı bağırsaklar için; çok çeşitli beslenmek yani her çeşit sebze ve meyveyi tüketmek, renkli beslenmek, çokça lif almak, probiyotik besinler tüketmek (kvass, boza, turşu, sirke, fermente turşu, şalgam, yoğurt, peynir vb), yeterli protein kaynaklarını almak (yumurta, et, balık, hindi vb) ve de, en iyi glutamine kaynağı olan et, balık ve kemik sularını tüketmek oldukça önemlidir.
Yediğimiz besinin içeriği; yetiştiği toprak, bulunduğu ortamın hava koşulları, kullanılan gübreler, böcek ilacı ve tohumu ile ilgilidir. Maalesef gıda sanayisinin gelişmesiyle yediğimiz hiç bir besin artık eski kalitesinde değil ayrıca toksik içerikleri giderek artıyor. Besinlerimizi seçerken nerede yetiştirildikleri, üretim şeklinin nasıl olduğu olduğu çok önemli. Özellikle bazı besinler yapıları itibari ile diğer sebze ve meyvelere göre daha fazla peptisit tutarlar; ıspanak, çilek, kereviz, kiraz, nektarin, elma, armut, karalahana, patates, domates, kiraz, şeftali vb…
Bu sebze ve meyveleri seçerken mümkün olduğunca iyi tarım veya organik olarak yetiştirilmiş olanları tercih edilmelidir. Bolca sebze ve meyve tüketmek aldığınız lif miktarını arttırarak bizi kabızlıktan koruyarak lifin toksinleri kendi bünyesine katarak vücudumuzdan uzaklaştırılmasını, bağırsak astarının yüzeyini koruyan mukozal yapının artmasını sağlar. Kalın bağırsağımızda bulunan bakteriler tarafından vitamin sentezinde kullanılırlar.
Kuru baklagiller ve tahılları alırken genetiği ile oynanmamış atalık tohum olmasına özen gösterilmelidir. Mümkün olduğunca fermente edilerek veya filizlendirilerek basınçlı tencerelerde pişirilerek tüketilmelidir.
Ekmeğimizi seçerken atalık tohumdan elde edilen tam tahıl ve ekşi mayalı ekmek tercih etmek, fermantasyon esnasında yararlı bakterilerin bıraktığı yararlı metabolitlerden faydalanmamızı sağlar.
Mümkün olduğunca çiğ yağlı tohumları beslenmenizde bulundurmanız sağlıklı yağları vücudumuza almamız, çinko, magnezyum, selenyum gibi minerallerin eksikliğini ortadan kaldırır.
İçme suyumuzu tercih ederken mümkünse canlı su yani iyonize su tercih edilmelidir. Mümkün değilse, florür oranı düşük sular kullanılmalıdır. Florür ve klor iyot mineralini bağlar. İyot alımı için ilk akla gelen iyotlu tuz olsa da, balık, deniz ürünleri, deniz börülcesi, deniz fasülyesi gibi besinler de iyot bakımından oldukça zengindir. İyot çocuklarımızın zeka gelişiminde önemli bir yer tutar. Zeka gelişiminde EPA ve DHA (omega 3 yağ asitleri) unutulmamalıdır. Bunların en iyi kaynakları balık ve deniz canlılarıdır. Haftada iki defa mutlaka tüketilmelidir. Denizlerimiz kirliliği sebebiyle ağır metal alımını da beraberinde getirdiği için haftada ikiden fazla tüketilmemelidir. Bu durumda Omega 3 eksikliği, ceviz ,keten tohumu, chia tohumu gibi bitkisel kaynaklarla tamamlanabilir.
Sağlıcakla kalın
Mini Kulüp Çocuk Evi Psikolojik Danışmanları